Manda Devletinden Süper Güce Dönüşen Çin

Şuan güçlü bir dünya devleti olan Çin’in, bu güce ulaşırken geçtiği güçlü ve çetrefilli yolu biliyor musunuz? Yakın bir tarihe kadar da Batılı devletlerin sömürgesi altında olduğu bu manda ülkenin tarihini bilmek ister misiniz?
Aslında Çin Cumhuriyet Devletinin kuruluşunu anlamak için o dönemde hakim olan havayı anlamamız gerekiyor. Neredeyse 300 sene Çin topraklarına hakim olan Qing hanedanlığı ülke imparatorlarının diğer ülke yöneticilerinden üstünlüğünü belirleyen bir yönetim anlayışı benimsedikleri için 1800’lü yıllarda batıda var olan teknolojik gelişmelerden geri kalmıştı. Bu yüzden tıpkı Osmanlı devletine hasta adam denildiği gibi Qing Hanedanlığına da doğunun hasta adamı deniliyordu.

Qing Hanedanı kuruluştan yıkılışa(1644-1912)-{Harita} - YouTube
Sömürge için yeterince iyi olan bu devlet İngiltere, Almanya, Fransa ve Amerikanın sömürgesi haline gelmişti. Tarihçilere göre güçlü Qing hanedanlığının ani çöküşü ve uluslararası ortamda boyun eğen bir devlete dönüşmesinden Konfüçyuscu kültür suçluydu. Bu kültür nedeniyle Çin yeterli endüstriyel ve askeri gelişimi gösterememişti. Dolaysıyla sömürge devleti olmaya karşı gösterdikleri tüm cabalar yetersiz kalmıştı.
Devletin bu durumundan memnun olmayan halk sık aralıklarla yüzlerce isyan düzenlemiştir. Bunlardan en büyüğünü de 10 Kasım 1911’de Sun Yat Sen önderliğinde bir grubun gerçekleştirdiği ve Çin rejiminin değişimine yol açan devrimde yapmışlardır.

Yaptıkları tüm devrim girişimleri başarısız olan bu grubun, asıl devrimi yapmaları  tamamen kaza eseri oluyor. Bu kaza ise, devrimcilerin bomba yaptığı alanda patlama olması ve olay yerine gelen polisler tarafından yapılan araştırmalarda devrimcilerin isimlerinin bulunmasıyla oluyor. Bulunduklarında idam edileceği kesin olan bu insanlar 11 Ekim günü isyan başlatıyor ve stratejik öneme sahip hükümet binalarını ele geçiriyorlar. Diğer eyaletlere çektikleri telgraflarda bağımsızlıklarını ilan etmelerini söylüyorlar ve 6 hafta içinde 15 eyalette devrimci isyanlar başarılı oluyor ve bağımsızlıklarını ilan ediyorlar. Fakat bu eyaletlerdeki bağımsızlıkların devrim aşkından çok kendi çıkarlarını gözettiklerinden yapıldığı çok daha sonradan fark ediliyor.
1 Ocak 1912 de devrim önderi Sun Yat Sen geçici Çin başkanı oluyor ve Çin Cumhuriyetini ilan ediyor. Fakat bu yolda ilerleyebilmeleri için hala Var olan Qing hanedanlığının tamamen yok olması ve yabancı devletler tarafından tanınmaları gerekiyordu. Bu amaçlarından haberdar olan ve o sırada Qing Hanedanlığında güçlü bir komutan olan Yuan Shikai, devlet başkanı olma koşuluyla henüz çocuk olan imparatoru tahtan indirebileceğini söylüyor.

Yuan Shikai - Wikipedia

Fotoğraf: Yuan Shikai
Yabancı devletlerden destek alamayınca Sun Yat Sen, Cumhuriyetin devamlılığı için başkanlığı devretmeyi kabul etmiştir. Böylelikle imparator tahtan öne sürülen bahanelerle feragat ettirildi ve Yuan Shikai geçici devlet başkanı oldu. Sonuç olarak Çin’de 2133 senedir hakim olan imparatorluk yıkıldı ve yerine Çin Cumhuriyeti kuruldu.
Cumhuriyetçi yönetim biçimine inanmayan Yuan Shikai 1915’te kendini imparator ilan ederek monarşiyi tekrar ilan etmeye çalıştı ancak yurt içinde başlayan isyanlar ve dış devletlerden gelen tepkiler onu 1916’da Cumhuriyet sistemini yeniden ilan etmek zorunda bıraktı. Fakat Yuan’ın bu geri dönüşü ülkedeki kargaşayı dindirmeye yetmedi. Merkezi hükümet güçleri bu isyanları bastırmaya çalıştı fakat bastırmakta yetersiz oldu. İsyanlar ancak 21 Haziran 1916 senesinde Yuan’ın ölümüyle beraber sona erdi.
İç kargaşa sonrasında yöresel haydutlardan güçlü ordu komutanlarına kadar “Savaş Beyi” olarak anılan bölgesel güçler ortaya çıktı. Çoğu savaş beyi askeri ve eğitim yönünden zayıftı ve sadece o günü kurtarmaya yönelik hareket ediyordu. Halka, onlara kurtulma sözü vermeden sadece ülkeyi harabeye çeviriyorlardı. Tam anlamıyla siyaseti saçmalık olarak gören bir askeriyeyi yapı olmuştu. Savaş beyliği olarak anılan bu dönem 20 yıl sürmüş ve bu dönem içerisinde 160 savaş olmuştur.
Ömrünün son dönemlerinde Çin birliğini tekrar sağlamayı amaçlayan Sun Yat Sen, ülkedeki bu karmaşaya son vermek için batılı devletlerden yardım istedi ancak istediği yanıtı alamayınca çareyi Sovyetler Birliğinden yardım istemekte buldu. Sovyetlerden aldığı destekle beraber Çin Komünist Partisini kurmuştur. Ancak o dönemdeki Rus politikası Sun Yat Sen’in Milliyetçi Partisi’nin yani Kuomintang’ın desteklenmesi yönündeydi ve Çin Komünist Partisini de onların peşine takılmaya zorladılar.
Moskova, Çin’in iç işlerinde etkili olmak için kendi adamları olarak gördükleri, Japonya’da eğitim almış olan ve Moskova’da da 1 sene askeri ve politik eğitim almış olan Chiang Kai Shek öne çıkarmaya çalışılıyordu ve istedikleri gibi de oldu.  Sun Yat Sen tarafından, Chiang Kai Shek yeni kurulan harp okulunun başına getirildi. Milliyetçi parti içerisinde önemli bir konuma gelen Chiang komünist partinin gücünü azaltmaya çalışıyordu.
1925 senesinde Sun Yat Sen’in karaciğer kanserinden ölümü Çin siyasetinde bir dönüm noktası olmuştu ve Milliyetçi parti içerisindeki güç kavgasından Chiang galip gelmiş olması da Çin’de var olmaya çalışan komünizm’e büyük bir darbe vurmuştu.

Savaş beyliği döneminin sona ermesi:  Komünist ve Milliyetçi partinin işbirliğinin zirve yaptığı 1926 senesinde Chiang liderliğinde savaş beylerine karşı yapılan saldırılar dönemin en büyük başarısıdır. Moskova da eğitim almasına rağmen komünizme karşı hiç sempati beslemeyen Chiang’a ülkedeki komünist tehdidini yok etmek istiyordu. Bu yüzden savaş beylerini yok etmek için Komünist partiden aldığı yardımlara ihtiyaç duymadığı anda ülkedeki komünistlere karşıda bir harekat başlatacaktı. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olacaktı.

Çan Kay Şek - Wikiwand

Fotoğraf: Chaing

Planları istediği gibi ilerleyen Chaing, Beyaz Terör olarak bilinen büyük bir katliam gerçekleştirdi. Komünist liderler ve üyeler idam edilirken, Komünist Parti de yasa dışı ilan edildi. Yapılan bu katliamdan sonra komünistler kırlara çekildi.

Çin’deki bu iç savaşı bir fırsat olarak gören Japonya Çin’in Mançurya bölgesini işgal etti. Ancak Chiang’a göre Japonlar bir deri rahatsızlığı iken Komünistler kalp hastalığıydı. Bu yüzden Japonların bu işgaline karşılık vermek yerine önceliğini Komünistleri yok etmek yönünde kullandı.
Komünistlere karşı yaptığı 4 saldırı başarısız olunca 1934 yılında beşinci ve son saldırısını düzenledi. Kaybedeceğini anlayan komünistler üslerini bırakmış ve bir buçuk yıl sürecek Uzun Yürüyüşü başlatmışlardı. Yola 100 bin kişi olarak çıktıkları bu yolculuktan 3 ay sonra geriye sadece 8 bin kişi kalınca, ilerde Çin’in bağımsızlığını ilan edecek Mao bu yolculuğun liderliğini ele geçirip orduyu toparlamıştır.
Çin’deki bu iç karışıklığı fırsat bilen Japonlar Pekin’e kadar ilerlemiş ve bu ilerleyiş sırasında da yüz binlerce insanın ölümüne sebebiyet vermiş, tecavüz ve yağma yapmıştır. Çin de yolsuzluğun yüksek olduğu bu dönemde Japon ilerleyişi durdurulamıyordu.

Çin Komünist Devrimi - Vikipedi
Bu noktadan sonra artık Japonlarla yüz yüze mücadele etmeye karar veren komünistler, Japon hatları gerisine sızarak gerilla taktikleri kullanmaya başlamıştır. Kuzey Çin’de direniş orduları kurmuş ve köylüleri silahlandırmıştır. Yaptıkları taarruzlar sonucunda Japon birliklerin iletişim ve ulaşım yollarına büyük zarar veren bu birlikler o zamana kadar kazandıkları en büyük zaferi elde etmişlerdir.
2.Dünya Savaşının patlak verdiği bu dönemlerde Japon faşizmine karşı komünistler ve milliyetçiler tekrar bir araya gelmiştir ve milliyetçilerle savaşmak zorunda kalmayan komünistlerin 50 binin altına inen üye sayıları bu dönem sonunda 1.2 milyona ulaşmıştır. 1945 yılında Japonlar teslim olup geri çekilmişti.
Chiang’ın sahip olduğu askerler içten içe çürümüş ve askerler pılı pırı içinde yarı aç savaştırılmaya çalışılıyordu. 1947 yılında komünistlerin yaptığı seri muharebeler sonucunda Chiang’ın askerleri dağılırken, Chiang ve takipçileri ise Formosa Adası’na (Tayvan) kaçmıştır.Çin Halk Cumhuriyetinin resmen kuruluşu ise 1 Ekim 1949 senesinde Mao’nun yaptığı konuşmada olmuştur ve Mao bu konuşma sırasında şöyle söylemiştir: Ulusumuz bir daha asla aşağılanmayacaktır. Artık ayağa kalktık.
Sonraki senelerde ise Çin’in yürütmeye çalıştığı komünist sistem işe yaramayacak ve milyonlarca insan açlıktan ölecekti. Çin’in gerçekten ayağa kalkması ve belini doğrultması ise 1980’li senelerde liberalizme geçiş, kapitalist yöntemlere ve dünya ekonomisine entegre olmasıyla olmuştur.

S. Can Yolaç- Herkes İçin Çin Tarihi

Kaynakça