Sosyal medya siteleri, dünyanın üçte biri tarafından kullanıldığından, toplumumuz üzerinde büyük etki oluşturmaya başladı. Peki ya beyinlerimizde? İşte size sosyal medya ve internetin şu anda bile beyninizi etkileyişinin 5 çılgın yolu!
Bağımlılık:
Oturumu kapatamıyor musunuz? İlginç bir şekilde, internet kullanıcılarının % 5 ile 10’u internette harcadıkları zamanı kontrol edemiyor. Madde bağımlılığının tersine psikolojik bir bağımlılık olsa da, bu kişilerin beyin taramalarında, beyinlerinde madde bağımlılarıyla benzer bölgelerin hasar gördüğü belirlendi.
Özellikle, beyindeki duygusal işlemlendirme, dikkat ve karar vermeyi kontrol eden bölgelerin beyaz maddesinde açıkça azalma görüldü.
Sosyal medya çok az çabayla hızlı karşılık almanızı sağladığından, beyniniz kendini yeniden yapılandırmaya başlar ve sizi bu dürtülere yatkınlaştırır.
Her etkileşimden sonra, bu nörolojik heyecanı canınız daha çok istemeye başlar. Biraz uyuşturucu gibi geliyor kulağa, değil mi?
Birden Fazla İş Yapabilme Kabiliyetiniz:
Aynı anda bir çok işi yapabilme konusunda ise bazı farklılaşmalar gözleniyor. Sürekli işle web siteleri arasında gidip gelen, ya da sürekli sosyal medya kullananların aynı anda birden çok görevi yapabileceğini düşünebilirsiniz.
Ancak araştırmalara göre, yoğun bir şekilde medya kullananlar, diğerlerine göre görev değiştirme testlerinde çok daha kötü sonuçlar aldılar. Birden fazla işin birden internette yapılması arttıkça, beyninizin araya giren parazitlerden kurtulma yeteneği azalır.
Hatta beyninizin bilgiyi hafızaya alma kabiliyetini zorlaştırır. Verimli bir çalışmanın ortasında telefonunuzun titremesi gibi.
Durun bir dakika… Gerçekten titredi mi ki?
Hayalet Titreşim Sendromu:
Hayalet Titreşim Sendromu telefonunuzun çaldığını düşündüğünüz ama aslında çalmadığı yeni bir psikolojik durum. Bir araştırmada, katılımcıların % 89’u bu durumu en az iki haftada bir yaşadıklarını belirtti.
Görünüşe göre beynimiz, vücudumuzdaki bir kaşıntıyı telefon titreşimi olarak algılıyor. Ne kadar delice gözükse de, teknoloji sinir sistemimizi yeniden yapılandırıyor. Beyinlerimiz tarihlerinde hiç yaşamadıkları bir şekilde tetiklemeler yaşıyor.
Konuşurken Bahsettikleriniz Değişiyor:
Sosyal medya, “Kendini İyi Hissetme Kimyasalı” olarak bilinen dopaminin salgılanmasını da tetikler.
MRI taramalarında bilim adamları, insan beynindeki ödül merkezinin, kişinin başkalarınınkinden çok kendi düşünceleri hakkında konuştuğunda daha aktif olduğunu belirledi. Çok da şaşırtıcı değil.
Hepimiz kendi hakkımızda konuşmayı severiz, değil mi? Ancak görünüşe göre yüz yüze konuşmaların %30-40’ı kendi deneyimlerimizden bahsetmemizden oluşurken, sosyal medya iletişimlerinin %80’i kendimiz hakkında.
Beyninizin orgazm, motivasyon ve aşkla ilgili aynı bölümü sosyal medya kullanımınızdan dolayı uyarılıyor. Bir kitleye hitap ettiğinizi bildiğinizde bu durum artıyor.
Vücudumuz internette kendimizden bahsettikçe bizi fizyolojik olarak ödüllendiriyor. Ama her şey de sadece kendimiz merkezli değil.
İlişkiler:
İlişkiler üzerinde yapılan araştırmalara göre, partnerler ilk kez yüzyüze değil de, internette tanışmışsa birbirini beğenmeye daha yatkın oluyor.
İnsanların internette kimliğinin daha meçhul olduğundan ya da gelecekteki hedeflerinden daha açık bahsettiklerinden midir bilemeyiz ama online başlayan ilişkilerin başarısının artışında istatistiksel bir artış var. Fiziksel uzaklık arttıkça, internet sözlü iletişimimizi değiştirse de, belki de en önem verdiklerimizle daha da yakınlaşıyoruzdur.
Bir yorum yazın