Hepimiz Birer ‘Madde’ Bağımlısıyız!

Bugün madde bağımlılığı denildiğinde uyuşturucu olarak adlandırılan, kişinin sinir sistemi üzerinde olumsuz etkilerde bulunan, aklî, fiziki ve psikolojik sorunlara yol açan uyuşturucu maddeler akla gelmektedir. Fakat bugün konuşacağımız konu bu uyuşturucu maddelerden çok daha farklı.

Madde, kelime anlamı olarak duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan, yer kaplayan nesnelere verilen isimdir. Etrafımızda bulunan her nesne ( telefon, kıyafet, masa, sandalye vb.) bu tanımın içerisindedir.
Bizler bugün bu tanımın içerisine girmiş olan nesneler dünyasında adeta benliğini kaybetmiş vaziyetteyiz. Madde, bizler için bir araç olmaktan çıkıp bir amaca dönüşmüş durumda. Artık insanlar eşyaları değil, eşyalar insanları kullanıyorlar. İnsanlar “madde” ye sahip olmak için, uyuşturucu bağımlısı olmuş bir kişinin ruh haline bürünmüş durumda. Maddeye ulaştıran her yolu deniyor, bu uğurda zamanlarını ve başka insanları harcamaktan çekinmiyorlar. Bu madde arayışını insanın maruz kaldığı kitle iletişim araçları da kamçılar vaziyette. Ne yazık ki televizyon ve sosyal medya platformları durmadan tüketime yönlendiren, insanlara bitmek bilmeyen ihtiyaçlar listesi çıkaran ortamlara dönüştü.

İnsana dayatılmış olan bu düşünceler, ister istemez onu kanaatsiz bir kişiliğe büründürdü. Elindeki maddeler ile yetinmeyen; daha elindeki maddeyi dahi kullanmadan yeni bir madde arayışı içerisine giren, kısır bir döngünün içerisindeki zavallı bir insan modeli ile karşı karşıya kaldık. Madde sahibi olmak hırs, kibir, kıskançlık gibi duyguları da beraberinde getirdi. İnsan özgürlük uğruna savaşırken, farkında olmadan arzu ve isteklerinin kölesi haline geldi. Hayatında uyuşturucu herhangi bir madde kullanmamış bir insan, uyuşturucu madde kullanan kişinin maruz kaldığı psikolojik, aklî ve fiziki çöküşü “madde, eşya” arayışı içerisinde tecrübe etti.

İnsanlar bugün mutlu olmadıkları halde mutluymuş gibi davranmaya, duygularını aşırı zirvede veya aşırı diplerde yaşamaya başladı. Madde adeta bir gösteriş, bir başkasına üstün gelme unsuru haline geldi. Üstün gelme çabası ile sürekli yeni maddelere ihtiyaç duyduğunu hisseden insan; önemli- önemsiz hayatındaki her olayı performans haline getirmeye başladı. Düğünlerimiz, kutlamalarımız, vb. uygulamalarımız madde yarışlarına dönüştü. Öyle ki bebeğimizin dişinin çıkması bile bizler için bir performans alanı oluşturdu. ( Bebeklerinin ilk dişi çıktığında parti düzenleyen kesimler ortaya çıktı.) Çünkü insan ne kadar çok maddeye sahip olursa o kadar çok mutlu olacağına ikna edildi.

Bizler bugün maddeye hak ettiği değeri verdiğimizde; bizleri bunalıma sokan, adeta bir eşya toplama yarışındaymış gibi hissettiren duygulardan, maddeye olan bağımlılığımızdan kurtulmuş olacağız. Hayatımıza gerçekten ihtiyacımız kadar maddeyi alarak, insandaki cevheri perdeleyen unsurlardan kurtulduğumuzda hayata olan bakış açımız değişecektir. İnsan asıl gayesini fark edecek, bu zamana kadar bir oyalanma içerisinde dönüp durmuş olduğunu anlayacaktır.

“Kindî’ye göre “Kanaatkar olan köle hür, tamahkâr (açgözlü) olan hür ise köledir.” Kindî, köleliğin hürriyet sanıldığı bir zamanda yerinde bir ölçü koyuyor. İnsanlar eşyayı kullandıklarını sanıyorlar. Oysa eşyalar, edinme arzusunu kamçılayarak insanları kullanıyorlar.