18 Kasım 1978 günü Guyana’da bulunan Jonestown’da yaşayan Peoples Temple (Halklar Tapınağı) Tarikatı’na mensup 276’sı çocuk 918 kişi, tarikat liderleri Jim Jones (James Warren Jones)’un vaazı üzerine siyanür içerek intihar etti. İntihar etmek istemeyen üyeler silahla vurularak öldürüldü.
Tarikatın kurucusu Jim Jones 1931 yılında Indiana’nın Crete bölgesi kırsalında doğmuştu. Jones çocukluğunda tam bir kitap kurduydu ve Josef Stalin, Karl Marx, Mao Zedong, Mahatma Gandi ve Adolf Hitler gibi liderleri dikkatle okumuş, her birinin güçlü ve zayıf yanlarını öğrenmişti. Bilhassa arkadaş edinmekte zorlandığı için dine karşı yoğun bir ilgisi olmuştu. Jones’u çocukluğundan tanıyanlar, sonradan onu “din ve ölümle saplantısı olan…çok garip bir çocuk” olarak tanımlamışlardı.
Jones toplum tarafından dışlanmış bir birey olması sebebiyle siyahilere sempati duymaya başlamıştı. 1951 yılında Jones, ABD Komünist Partisi’nin Indianapolis’teki toplantı ve mitinglerine katılmaya başladı. McCarthy Duruşmaları sırasında maruz kaldığı tacizler, özellikle de annesiyle birlikte Paul Robeson’a yönelik katıldığı bir etkinliğin ardından annesinin iş arkadaşlarının önünde FBI tarafından sorgulanması onu çok sinirlendirmişti. Bu olaylar onun dışlanmış gruplara duyduğu sempatiyi daha da artırmıştı. Jones artık tamamen ırkçılık karşıtıydı halkların kardeşliğine inanıyordu. Yine ABD’de açıktan açığa komünist olduğu bilinen kimselerin toplum dışı ilan edilmesine (özellikle Julius ve Ethel Rosenberg’in yargılanması) çok kızmıştı. Başka birçok etkenle birlikte bu kızgınlık, Jones’un hayatında çok kritik bir an olmuş ve kendine şu soruyu sormuştu: “Kendi Marksistliğimi nasıl gösterebilirim? Kiliseye sızmayı düşündüm.” Komünist olduğunu bilen ve Komünist Parti’de de tanışmadığı Metodist bir kilise yöneticisi kendisine kiliseye katılma izni verdiğinde Jones çok şaşıracaktı.
1952 yılında Jones, Sommerset Southside Metodist Kilisesi’nde öğrenci vaizi oldu. Ancak anlattığına göre kilise yöneticileri siyahilerin cemaate katılmasına izin vermeyince bu kiliseden ayrıldı. İlk olarak Kurtuluşun Kanatları (Wings of Deliverance) adıyla kurulan kilise, birkaç defa ad değiştirdikten sonra “Halklar Tapınağı Pentakostal Hristiyan Kilisesi” (Peoples Temple Christian Church Full Gospel) adını alacaktı. Halklar Tapınağı ilk başta kısmen ırklar arası bir hareket, kısmen de bir sosyal hizmet ağı olarak ortaya çıkmıştı. Jones, Indiana’daki cemaatine 15 Temmuz 1967’de dünyanın nükleer bir savaşla yok olacağını, ardından sosyalist bir cennetin doğacağını ve güvenlikleri için Tapınağın Kuzey Kaliforniya’ya taşınması gerektiğini söyledi. Böylelikle Tapınak, faaliyetlerini Kaliforniya’nın Ukiah şehri yakınlarında Redwood Vadisi’ne nakletmeye başladı. Daha sonra yayınlanan bir makaleden dolayı Jones ve birkaç yüz Tapınak mensubu, 1977 yazında aniden Tapınağın Guyana’daki yerleşkesine taşınma kararı aldı. Bu makale eski Tapınak mensuplarının, “fiziksel, duygusal ve cinsel olarak suiistimale uğradıklarına” dair iddialarını içeriyordu. Jones, bu yeni yerleşime, kendi adına izafetle “Jonestown” adını verdi.
Jonestown, hem “sosyalizm cennetini” yaratmanın, hem de San Francisco’daki medyanın gözünden uzak bir “sığınak” oluşturmanın yolu olarak lanse edilmişti. Model bir komünist cemaat olarak Jonestown kentini kurma iddiasında olan Jones, şöyle diyordu: “Sanırım bizler oradaki en saf komünistleriz.” Bu bakımdan Sovyetler Birliği, Küba, Kuzey Kore ve diğer komünist devletlerin kısıtlayıcı göç politikalarına benzer şekilde Jones, mensupların Jonestown’dan ayrılmalarına izin vermemiştir. Jones, komün sakinlerinin dış dünyayla bağlantısını tamamen koparmıştı. Yerleşkede merkezi bir hoparlör sistemi vardı ve bunu sadece Jim Jones kullanabiliyordu. Hayatta kalmayı başaran kült mensuplarının ifadelerine göre Jones, bu sistemi gece gündüz kullanıyor; gecenin bir yarısı başladığı konuşmalarıyla sakinlerin yataktan fırlamalarına neden oluyordu. Jonestown’a gitmesinden önce ortalıkta dolanan iddialara rağmen Jones, siyah ve beyazları bir araya getiren ve ezilenlere yardım eden bir kilise kurmuş olması nedeniyle bazı kimselerce hâlâ saygı görüyordu: Jonestown sakinlerinin yüzde 68’i siyahi idi.
Jones, “Dönüşüm” (Translation) adını verdiği inancına Jonestown’da kapılmıştı: Buna göre kendisi ve takipçileri hep beraber ölerek başka bir gezegene geçecek ve mutluluk içinde yaşayacaklardı. Ancak tapınaktan kaçanların ve akrabaları orada kalanların oluşturduğu bir grubun Jonastown’da insan hakları ihlallerinin olduğunu söylemeleriyle birlikte bir inceleme komisyonu kurulmuştu. Bu komisyon Jonastown’ a gelerek incelemelerde bulundu. Komisyon dönüş için Port Kaituma Havaalanına geldiğinde kasaba sakinleri tarafından saldırıya uğradı. Saldırıda kongre üyesi dahil beş kişi öldürülmüştü. Havalimanında yaşanan olayla birlikte Jones artık cennetinin yıkıldığını anlamış müritleri ile birlikte intihar etmiştir. Bu olay, 11 Eylül 2001 tarihindeki terör saldırılarına kadar kasıtlı bir eylemde en çok Amerikalı sivilin kaybedildiği olay olmuştur. Tüm dünyayı ayağa kaldıran, bu eşine rastlanması zor olay, modern çağın en büyük toplu intihar eylemi olmuş ve Jonestown katliamı olarak tarihe geçmiştir. Daha sonradan FBI, intihar eylemi devam ederken yapılan 45 dakikalık bir ses kaydı bulmuştur. Bu ses kaydında Jones, olası bir çıkış için birkaç aydır görüştükleri Sovyetler Birliği’nin, havaalanındaki cinayetlerin ardından kendilerini kabul etmeyeceğini Tapınak mensuplarına anlatıyordu. Jones’un öne sürdüğü intihar etme nedeni, Tapınağa karşı komplo düzenlediği iddia edilen istihbarat örgütlerine dair anlattığı komplo teorileriyle tutarlıydı: “Buraya gelip üzerimize paraşütle inecekler”, “masum bebeklerimizi vuracaklar” ve “çocuklarımıza işkence edecekler, buradaki insanların bazılarına işkence edecekler, yaşlılarımıza işkence edecekler”di. Yakaladıkları çocukları faşist yapacaklarını söyleyen Jones’un daha önce dediklerini aynen tekrarlayan bir Tapınak üyesinin sözleriyle: “Ele geçirdiklerinin öylece büyümesine izin verecek ve onları aptallaştıracaklar”. Bu düşünce tarzına göre hareket eden Jones ve birkaç Tapınak mensubu, grubun üzüm aromalı ve siyanür katkılı Flavor Aid içeceği içerek bir “devrimci intihar eylemi” düzenlemesi gerektiğini söylemişti. Tapınakla ilgili daha sonradan çekilen filmlerin açılış sahnesinde Jones, büyük miktarda Kool-Aid içeceği bulunan bir deponun kapağını açmaktadır. Ancak olay yerinde bulunan boş Flavor Aid paketleri, bunun solüsyonu sedatif bir maddeyle karıştırmak için kullanılmış olduğunu ortaya koymaktadır. Tapınak mensuplarından Christine Miller, ses kaydının başlarında bu görüşe karşı çıkmaktadır. Tapınak mensupları ağlamaya başladığında Jones şöyle demektedir: “Şu histerikleri durdurun. Sosyalist veya komünist olanlar bu şekilde ölmez. Böyle ölüme gidilmez. Şerefimizle ölmeliyiz.” Jones sözlerine şöyle devam eder: “Ölmekten korkmayın. Ölüm yalnızca başka bir uçağa atlamak gibi bir şeydir ve dostumuzdur”. Ses kaydının sonunda Jones sözlerine şöyle son verir: “Bizler intihar etmedik. Bizler, acımasız bir dünyanın şartlarını protesto etmek için devrimci bir intihar eylemi gerçekleştirdik.”
Jonestown hakkında bir değerlendirme yapmak gerekirse, toplumda yer edinememiş bir birey olan Jones, bazı ideolojileri kullanarak kendine bir cemaat oluşturmuştu. Cemaati de kendi gibi toplum tarafından kabul görmeyen insanlardan oluşuyordu. Bu insanlar Richard Dawkins’ in kitabında bahsettiği gibi olağanüstü ahmak değillerdi. Bu İnsanlar sadece doğaları gereği bir şeye inanma ihtiyacı duymuş ve bu inançları onları yeni kurulan bir toplumun parçası yapmıştır. Jim Jones’ın karizmatik lider özelliğine sahip olması da insanların ona inanmasını kolaylaştırıcı bir etmen olmuştur. Aslında insanları Jonestown’ a sürükleyen ahmaklıkları değil toplumun onları dışlamasıdır. Aşırı itaatin sebebi ise verilen ilaçlarla insanın kendinden üst bir yetkeye itaat etme güdüsüdür. Jonestown halkı kendilerine yüklenen rol nedeniyle Jones’ a itaat etme gereği hissediyorlardı. Kendilerine yüklenen bir rol olmasına rağmen itaat etmeyenlerde vardı elbet. Ancak insanların ne kadarı kendilerine yüklenen rolden kaçabiliyorlar ki.
KAYNAKÇA:
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Jim_Jones
Jim Jones. “Transcript of Recovered FBI tape Q 42”. Alternative Considerations of Jonestown and Peoples Temple. Jonestown Project: San Diego State University.
Rapaport, Richard (16 Kasım 2003). “Jonestown and City Hall slayings eerily linked in time and memory”
Güzel yazı, tebrikler
Çok sürükleyici ve ilgi çekici bir yaz teşekkürler:)