Spordaki kullanımları yüzünden steroidlerin adı çıkmış durumda. Fakat steroidler solunum aletlerinde, zehirli sarmaşıklar ile egzamayı tedavi eden kremlerde ve iltihabı hafifletmeye yarayan aşılarda da bulunuyor. Bu ilaçlardaki steroidler, kas geliştirmek için kullanılan steroidlerin aynısı değil. Doğrusu, bunların hepsinin temelinde başka bir steroid var, bu steroidi vücudumuz doğuştan üretiyor ve o olmadan da yaşayamayız. Bir adım geri gidelim, birçok farklı steroidin olmasının sebebi bu terimin vücuttaki ortak etkilerden ziyade içerdiği ortak molekül yapısını ifade etmesidir. Steroidler doğal ya da sentetik biçimde meydana gelebilir fakat bütün steroidlerin ortak noktası molekül yapılarıdır, bu yapılar, 17 karbon atomundan meydana gelen dört halka temelinden oluşur ve üç altıgen ile bir beşgen şeklinde dizilmiştir.
Bir molekül, steroid olabilmek için bu eksiksiz dizilime sahip olmalıdır, yine de çoğunun yan zinciri de vardır – bu yan zincirler, molekülün işleyişini önemli ölçüde etkileyen ilave atomlardır. Steroidler ismini yağlı bir molekül olan kolesterolden alır. Vücutlarımız aslında steroidleri kolesterolden faydalanarak üretirler. Bu yağlı kolesterolün temeli, steroidlerin yağlı hücre zarını geçebildiğini ve hücrelere girebildiğini ifade eder. Hücre içinde gen ifadesini ve protein sentezini doğrudan etkileyebilirler. Bu durum birçok sinyal moleküllerinden farklıdır, sinyal molekülleri hücre zarını geçemez ve etkilerini daha karmaşık yollarla hücre dışından yaratmak zorundadırlar. Yani steroidler, etkilerini diğer moleküllere nazaran daha hızlı yaratırlar. İltihap önleyici ilaç tedavilerinde kullanılan steroidlere geri dönelim: Bu steroidlerin tümü kortizol denen ve doğal olarak ortaya çıkan bir steroidi temel alırlar.
Kortizol vücudun birincil stres sinyalidir ve çok fazla sayıda işlevi vardır. Strese neden olan bir şey yaşadığımızda bir arkadaşımızla kavga etmekten, bir ayıyla karşılaşmaya enfeksiyona veya düşük kan şekerine kadar olan stres -beyin, hipotalamustan hipofiz bezine bir sinyal göndererek buna tepki verir. Daha sonra hipofiz bezi, böbrek üstü bezine sinyal gönderir.Böbrek üstü bezi kortizol salgılar ve bunun bir kısmını sürekli salıverir. Fakat hipofiz bezinden sinyal aldığında çok sayıda kortizolu salıverir, bu da enerji için vücudu daha çok glikoz üretmeye teşvik eder, sindirim gibi hayati olmayan işlevleri de azaltır ve “savaş, kaç ya da dur” tepkisini aktive edebilir. Bu durum kısa vadede faydalıdır fakat çok uzun sürerse uykusuzluk ve zayıf ruh hali gibi nahoş yan etkilere sebep olabilir.
Bir yorum yazın