Budizm Hakkında Bilgiler

Budizm

Kimi bakış açısında göre felsefe kimine göre ise din olarak tanımlanır. Ancak dini yönünün ağır bastığını yazının ilerleyen bölümlerinde ayrıntılı paylaşacağım.

Hindistan’da ortaya çıkan bu anlayış zamanla çevre ülke ve bölgelere yayılmış ve Hindistan’da zamanla yavaşlayıp merkezi olma özelliğini Çin’e bırakmıştır.

Hedefi, hayattaki acı, ıstırap ve tatminsizliğin kaynaklarını açıklamak ve bunları gidermenin yollarını göstermektir. Budizm’in türetildiği kelime ‘uyanmış kimse, farkında olan’ anlamına gelen Buddha (Buda)’dır. Kurucusu, Siddhartha kabul edilir. Siddhartha’nın hayattaki acıların kaynağını açıklamak amacıyla yaptığı uzun çalışmalar sonucu ıstırabı sona erdirecek bir manevi anlayışa ulaştığı ve böylelikle Budalık’a eriştiği kabul edilir.

Tarihçesi

Siddhartha’nın Budalık’a eriştiği zaman, Budizm’in orta çıktığı yıl kabul edilir. Net bir tarih olmamakla birlikte M.Ö. 500’lü yıllarda ortaya çıkmıştır.

M.Ö. 563 yılında doğan kurucusu Siddhartha Guatama, Kuzey Hindistan’daki bir krallığın prensi olarak dünyaya geldi. Babası onu tüm acılar ve gerçeklerden uzak tutarak yetiştirdi. Gerçek hayattaki olumsuzluklarla yüzleştirmeden lüks bir saray hayatında büyümesini sağladı. Ta ki genç yaşlarındayken hastalıktan acı çeken bir yaşlıyı görene dek bu tarz manzaralardan uzak kaldı. Ardından sokakta yaşayan, yoksulluk çeken halkı görünce gerçek hayatın ne olduğuna dair fikirleri değişmeye başladı. 29 yaşındayken gördüğü bu manzara ve durumlara karşı yaşadığı acının etkisiyle saray hayatından ayrılıp maneviyatı aramaya başladı. Hikayesi de tam olarak burada başlıyor. O dönem ki keşişler gibi dağlarda, ormanlarda günlerce, haftalarca gezmiş, nefsini köreltmek için yemekten içmekten uzak kalmış fakat arındığını hiçbir zaman hissetmemiştir. Farklı bir yol arayışına girmeye karar vermiş ve bir ağacın altında 2 aya yakın bir zaman oturup ıstıraplarından kurtulmak için meditasyona başlamıştır. Nihayetinde arındığını ve tüm acılarından kurtulduğu hissedince çevre kentlerde vaaz vermeye başladı. Budizm’in ilk yayılması bu şekilde başladı.

Elbette bu bireysel aydınlanma çabasının sosyolojik etki yaratmasının başka sebepleri de vardır. Bunlardan en büyüğü, Hindistan’ı işgal eden Aryan topluluklarının beraberinde getirdiği ve yerel halka dayatmaya çalıştığı Brahmanizm’e karşı cephe oluşturmasıdır.

Günümüzde dünyanın neredeyse her yerine yayılmıştır. Batı’da din yerine felsefi görüş olarak kabul edilmesi yanı sıra kurucusu olan Buda’nın, Tanrı’nın öğretilerini getiren bir elçi olmasından ziyade bir öğretmen olarak kabul edilir.

Kurucusu olan Siddhartha, artık bu olgunun öncüsü yani Buda ismini aldı. Buda, geride bir kitap bırakmadı ve yerine geçecek bir kişi de belirlemedi. O, herkesin kendi kendine ışık tutmasını önerdi. Ancak ölümünden hemen 1 ay sonra savunucuları tarafından Buda’ya ait doktrinler yazıya geçirilmiştir. Bu sürecin benzerini İslamiyet’teki mezheplerde de gördük. (Mezhepler isim araştırmama göz atabilirsiniz.)

 

Özellikleri

Tüm semavi dinlerde de yaşandığı gibi Budizm’de de zamanla farklı kollar ortaya çıkmış ve mezhepleşmeler başlamıştır. Temelde aynı olsalar da her bölgenin Budizm anlayışı farklılaşmaya ve öğretileri değişmeye başlamıştır.

Her din veya anlayış gibi Budizm de kendi öğretilerinin uygulanmasını önerir fakat diğer dinler gibi körü körüne bir bağlılık istemez. Çünkü temel anlayışında bireysellik yatmaktadır. Yani toplu bir şekilde arınmaktan söz etmez, arınmanın tamamen kişinin kendisiyle alakalı olduğunu bunu sadece kendinin yapabileceğini söyler. Ayrıca, evrenin kavram ve dil yardımıyla anlama çabasının da gereksiz ve yanlış olduğunu söyler. Kişinin enerjisini buna harcamasını ve acısına acı katmasını yanlış bulur. Kişinin amacı bunlardan arınıp maneviyatına odaklanması gerektiğini söyler.

Değinilen bu kısımlardan da anlaşılacağı üzere semavi dinlerin yanı sıra Tanrı inancı olan tüm dinlerden ayrıldığını ve onların basmakalıp inanç ve fikirlerine karşı olduğu söylenebilir. Aynı zamanda ölüm sonrası kalıcı bir hayatın yani ahiretin varlığını da reddeder. Çünkü Budizm’in temelinde sonsuz reenkarnasyon vardır.

Öğretileri

  • Karma ve Yeniden Doğum:

Her varlık sonsuz bir ölüm ve yeniden doğum döngüsündedir. Reenkarnasyon anlayışı diğer dinlerden farklıdır.

  • Dört Yüce Gerçek:
  • Dukkha: Acı, hayatın parçasıdır.
  • Samudaya: Acıların kaynağı arzu ve isteklerdir.
  • Nirodha: İstek ve arzular bırakılırsa acılar sona erer.
  • Magga: Acıların sona ermesi Sekiz Aşamalı Asil Yol’dan yani doğru kavrama, doğru düşünce, doğru söz, doğru eylem, namuslu kazanç, doğru çaba, uyanıklık ve doğru konsantrasyondan geçer.
  • Boşluk:

Bütün olguların aslında boşluk olduğunu kabul eder.

  • Gerçekliğin Doğası:

Gerçekliğin anlaşılmasıyla Kurtuluş’a yani Nirvana’ya erişilir.

  • Karuna:

Şefkat anlamına gelir. Budizm’in temel yapı taşıdır.

 

 

Budizm ve İslamiyet

Budizm, İslamiyet’in ortaya çıktığı dönemde dünyanın önemli büyük dinleri arasında yer alıyordu. Orta Doğu’daki ticari ilişkilerde bulunan Uzak Doğulu tacirler sayı bakımında az ve dilleri anlaşmaya uygun olmamasından ötürü Müslüman tacirler tarafından pek tanınmamışlar ve bu sebeple de Budizm hakkında pek bilgi sahibi olamamışlardır. Budizm’in yayıldığı coğrafyanın uzak olması iki dinin karşılaşması ve tanışmasını geciktirdi.

Hz. Ömer döneminde bazı çatışmalar yaşandı. Hindistan’da kale ve şehir kuşatması gibi münasebetler yaşandı ancak edinilen bilgiler çok azdır. Müslüman askerler tarafından edinilen kısıtlı bilgiler arasında, Uzak Doğu ülkelerinin heykellere taptığı görülmüş ve kafir ilan edilmişlerdir. Bu sonuca varılmasının sebebi her Budist ailenin evinde Buda heykelinin bulunuyor olmasıydı. Putperest olarak görüldükleri için kafir ilan edilmişler ve başka bilgileri öğrenmeye gerek görmemiş olacaklar ki o dönemde savaşa katılan Müslüman askerlerden bize kalan hatırı sayılır bilgi ulaşmamıştır. Burada şunu da belirtmek isterim ki Buda, yaşadığı dönemde tüm heykellerin yıkılması istemesine rağmen ölümünün hemen ardından heykelleri yapılmıştır. Bu sebeple günümüze varan süreçte tanrısallaştırılmıştır.

Müslümanlıkla Budizm’in en ciddi karşılaşma Gaznelilerin düzenlediği Hint Seferleri’nde yaşandı. O dönemde Hint Budizm’inin zayıflama göstermesi sebebiyle yeterli bilgi ve kültür alışverişi de yaşanmadı. Gazneli Devleti’nin kurucusu Gazneli Mahmut’un ‘Sarayımın İncisi’ dediği Biruni, Budizm’le ilgili bilgi toplayamadığı için üzüldüğünü, yazılarında dile getirmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de Budizm ile ilgili direkt bilgi yer almaz. Ancak bazı yazar ve din adamlarına göre Kur’an-ı Kerim’de kendisinden bahsedilen Peygamber Zülkif, Buda’dır. Bazı çıkarımlarıyla da bu tezlerini desteklemektedirler.

 

Kaynakça: https://kisakalem.blogspot.com/

Hasan Yeşilmen
1993 Mardin doğumluyum. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi'nde Kamu Yönetimi Bölümünü okudum. Üniversite hayatımı oldukça aktif bir şekilde geçirdim. Çeşitli etkinliklere katılıp öncü olmanın yanı sıra birçok da etkinlik düzenledim. Okul hayatımın sona ermesiyle birlikte iş hayatına atılmış oldum. Özel sektöre Satış ve Pazarlama Departmanı'nda çalıştım. Birgün kendi kitabımı yazmak hayaliyle her zaman okumayı, araştırmayı ve yazmayı kendime ödev bilmekle beraber hobi olarak da yapmaya devam etmekteyim.