‘Merhaba’ değerli kitap kurtları. 😊
Khaled Hosseini… Birçok kişinin en azından ismen tanıdığı ve Uçurtma Avcısı kitabıyla hafızalarda yer edinen Afgan yazar. İkinci romanı olan Bin Muhteşem Güneş’i herkes merakla bekledi. Bekleyenler arasında ben de vardım. Zira ilk romanıyla beni de etkisi altına almıştı. Beklentim büyüktü, herkes gibi. Bin Muhteşem Güneş, benim için bir hayal kırıklığı değildi elbette; fakat beklentilerimi karşıladığını da söyleyemem. Bu yorumum yanlış anlaşılmasın, zira muhakkak okunması gereken bir yapıttır.
Birden fazla konuyu tek konuymuş gibi işlemesi, ayrı ayrı ilerleyen olayların farklılıklarını bizlere hissettirmeden birleştirmesi, romandaki karakterlerle bizleri bütünleştirmesi, harflere dökülen soyut olayları gerçekte biz yaşıyormuş gibi hissettirmesi… Özetle, bizleri kitaba hapsetmesi ve son sayfayı da okuyup kitabı kapattığımızda bizden bir şeyler eksilmiş gibi hissettirmesi, kitabın kalitesini tartışılmaz bir gerçeklikle ortaya koyuyor.
Kitapta hoşuma en fazla giden taraflardan biri de farklı olayların paralel bir şekilde ilerliyor olması ve biz farkına varmadan hepsinin aynı noktaya varmasıdır, diyebilirim. Zira birçok kitabın en büyük noksanlıkları burada ortaya çıkmaktadır. Bir tabir vardır ya hani ‘’Tek nefeste okumak.’’ Bu tabiri sonuna kadar hakkeden ender kitaplardan biridir. Keşke araya bu kadar soğukluk girmesine izin vermeden ben de tek nefeste okuyabilseydim. Eminim tadı bir başka olurdu.
Sizlere naçizane tavsiyem, tek nefeste okumaya gayret edin. Yazarın bize aktarmaya çalıştığı duyguları tam anlamıyla hissedebilmek adına…
Kitabı uzun soluklu okumamdan kaynaklı olduğunu düşünerek verdiğim puan: 10/7.5
Kitaptan bir cümle ‘’Sırrını rüzgara fısıldarsan, ağaçlara söylediği için suçlayamazsın.’’
Bir yorum yazın