Varoluş

Kendi benliğinin madenini keşfetmedikçe, bir şey bulmuş olmazsın. Dünyanın hayalini kurduğu tüm ütopyalardan daha iyi bir şey yaratmayı başarabiliriz.
Ütopya her zaman dokunabileceğin kadar yakın görünen, yeryüzünün göğe değdiği ufukta olacaktır. Ama ufuk çizgisine yaklaştıkça ufuk geri çekilir, ufukla arandaki mesafe hiç değişmez. Ve büyümenin evrimin sırrı ve sınırı yoktur. İçsel yaşantımız ve varoluş kalitemizle ilgili konuya değinmek istiyorum kendi kalemimden.
İnsan olma yolunda, çelişkiler arasında seçim yapmak yerine, onları nasıl hayat yolculuğunun her zorluğunu olmamız gereken bireye dair yeni keşfe dönüştürmenin anahtarı olarak kabullenebileceğimizi onları sorgulamak yerine kabul etmeli ve ona göre hayatımızın her alanında yaptığımız işlerden mutluluk ve haz almalıyız.
İnsan, bilinmeyen bilinmesi mümkün olmayan bir varlıktır. Osho diyor ki “insan dünyaya geldiği zaman yüzü belirsizdir yüzünü kendisi bulur. “Bir şeyin potansiyeli yoktur, o ne ise odur örneğin masa masadır, kitap kitaptır başka hiç bir şey olmayacaktır, bir potansiyeli yoktur, bir şeyin tohumu değildir Oshoy’a göre her şey düz ve nettir .
Mesela bir çocuk doğar çocuğun ne olacağı belirsizdir üzerinde hiç bir yazı yoktur bomboş bir sayfadır ama zamanla o sayfa dolacaktır .O bir süreçtir nereye varacağını, ne olacağını, yaşam tecrübelerinin, öfkelerinin, kaygılarının, coşkularının ne olacağını en sonunda neye denk geleceğini bilmek imkansızdır insanlar bunu bilemez sadece tecrübe ile bir şeyleri tahmin eder .
Çocuk doğarken yanına yol çizgisini getirmez. O yüzden bence tüm falcılar yalancıdır biz insanlar her türlü sahtekarın tuzağına düşmeye meyilli insanlarız. Bu sahtekarlar çocuk şu ve ya bu olacak derler bunun bize zararı yok ama istismar ederler .
İnsan yeryüzünde ki tek bilinçli akli olan düşünen varlıktır. Bu onun için bir ıstırap mı yoksa şans mı kendisi karar verecektir. Bilinç iki tarafı keskin bir kılıçtır. Sana öyle değerli bir şey sunulmuş ki sen ne yapacağını şaşırırsın. Lütuf olabilecek her şey bir naletede dönüşebilir her şey sana bağlı.
Hayatın tatmin edici taşkın olduğunu keyifli olduğunu söyleyenleri duydum. Öyleyse insani mutsuz eden şeyler nelerdir.
Hayat taşkındır keyiflidir ama insanlar hayatla temasını bağlantısını yitirdi onlar bir tek kendilerini düşünüyor oldular. Kendi halini düşünme bir hastalıktır diyor Osho.
İnsan mutsuzluk içinde kalmak zorundadır. Çünkü yalnızca iki yol vardır ya geri dönmeyi mümkün hale getireceksin ya da insanlığın ötesine geçeceksin.
İnsanlık bir köprüdür. Üzerine ev kuramazsın onu geçmek zorundasın orada yaşayamazsın. Isanin bir sözü vardır “dünya bir köprü gibidir üzerine ev kuramazsın.”
Biz insanlar hayatın bizi dilediği yere götürmesine izin verdik kesinlikle mücadele etmedik
Örneğin yüzdüğün zaman ellerini sallaman gerekir ama onu bile yapmıyoruz kendimizi suyun akışına bırakıyoruz su nereye biz oraya gidiyoruz
Neyse ki tüm akıntılar okyanusa çıkıyor. Küçük damlalar okyanusa düştüğünde artık bir anlamda yoksundur. Bir yandan ölüm vardır diğer yandan var oluş.
Egodan söz etmek istiyorum hepimizin egolarımızdan ve zihinlerimizden kurtulmamızı istiyoruz ben şahsen bunun gerekli olduğunu düşünüyorum egonun hayatımızı daha da zorlaştırdığını düşünüyorum. Sana zihnini kullanma demiyorum ama zihnin senin kullanmasına izin verme şu an zihin senin efendin sense yalnızca bir kökesin. Dolayısıyla onu ne zaman kullanmak istersen, doğuda batıda pazarda da ihtiyacın olacak kullan. Ama havuz başında bahçede dinlenirken ona gerek yok onu bir kenara koy tamamen unut sadece sen ol.
Aynı şey ego içinde geçerli onun seni ele geçirmesine izin verme seninle bütün olmasına izin verme
He ne kadar dünya söz konusu olduğunda ego olarak işlev göstermen gerekse de, kendini egoyla tanımlama bu yalnızca faydalı bir yaklaşım olur.
Hayatını her neye dönüştürdüysen, bu senin elinde bu senin kendi seçimindir. Cehennem bile seçme şansın var hayatın senin eserindir. Churchill insana dair şunu söyler: İnsan arada bir dengesini yitirir ama çoğu zaman kendini toplar ve yola devam eder. İnsan çok tuhaf bir hayvandır, olmayan şeylere, sahip olmadığı şeylere inanmaya devam eder hiç bir çaba göstermez, en temel konu olan kendini bulmada bile, kim olduğunu nerden geldiğini ve kaderinin ne olduğunu öğrenmek için çaba göstermez.
Mucizeler mümkündür, ama hiçbir mucize kusursuz olmayacaktır. Mucizeler seni ilerleyeme teşvik eder, canlılığını korur, sürekli akmaya sevk eder.
İnsanın evrimi çok boyutludur, bilinci sonsuzluğa kadar uzanabilir.
Son olarak şunları eklemek istiyorum.
Tam olarak nerede olduğuna bak. Kendini yargılama konusunda tarafsız ol.
Canını acıtsa bile, kölesi olduğun siyasi bir ideolojiyi, bir dini teolojiyi izle ve kendine karşı tarafsız ol. Zindanlarının dışına çıkmak zor değildir çünkü onlar senin eserindir.
Bu senin hayatın, senin sorumluluğun. Ve sana söylenebilecek en güzel şey şudur: Kendin ol. Nasıl olman gerektiğine dair tüm düşüncelerden vazgeç; tüm “nasılları” tüm fikirleri tüm ideolojileri, tüm kavramları, nasıl olman gerektiğine dair tüm imajları bir kenara bırak. Sen zaten busun! Olduğun bireyden keyif almaya bak sonra bu monoton sıradan yaşam aniden sıra dışı yaşam olur. Sıradan insanlar artık sıradan insanlar olmazlar ; prens ve prenseslere dönüşürler.

“Kutsal olmak için tüm çabayı gösterdiğiniz, olası tüm gayretleri sarf ettiğiniz taktirde insan olabilirsiniz. Ancak bu gayretlerle hayat dolu olacaksınız.”

– OSHO


Çiçek açmış tüm varlıkların solmaması dileğiyle keyifli okumalar.

 

Emine Besirik
Şanlıurfa OMÜ| havacılık yönetimi