Zarar Veren Kişiye Aşık Olmak: Stockholm Sendromu

Hepimiz La Casa De Papel’de Stockholm karakterini hatırlıyorsunuzdur. Hani şu kendini esir  alan hatta yaralayan soyguncuya aşık olan kadın. Hatta, Yeşilçam’da Kadir İnanır ve Cüneyt Arkın’ın filmlerinden aşinayız bu olaya. Peki Yeşilçam’dan dünyaya kadar film sektörüne konu olmuş Stockholm Sendromu nedir?

1973 yılında İsveç’in başkenti olan Stockholm’de meydana gelen bir banka soygununu esnasında altı gün boyunca rehin alınan kadın, suçluya duygusal olarak bağlanır. Çoğu kez kaçma imkanı varken kaçmaz, serbest kaldığında ise nişanlısından ayrılır ve banka soyguncusunun hapisten kaçmasını bekler. Sendrom adını buradan alır.

Psikoloji literatüründe Stockholm Sendromu Terimi; rehine veya esir alınan kişilerin hayatta kalma iç güdüsüyle kendinden güçlü olarak benimsediği kişi veya kişiler ile ittifak kurması durumudur. Rehin alınan kişi geçirdiği olay sonrasında suçluyla özleşir, duygularını anlamak ve yardımcı olmak ister. Stockholm sendromu genellikle cinsel tacize veya enseste maruz kalan çocuklarda istismar edenlere karşı, rehine veya tutsak alan kişiye karşı, aile içinde şiddet gösteren eşe karşı,  siyasi baskı uygulayan lider veya takipçilere karşı , uzun süreli hapis durumlarında gardiyana karşı bu sendrom görülebilir. FBI tarafından yapılan araştırmalara göre, kurbanların %8’inde sendrom görülmektedir.

Stockholm Sendromunun diğer ünlü örnekleri şu şekildedir;

Yvonne Ridley Olayı: İngiliz gazeteci Ridley, Taliban tarafından 2001 yılında Afganistan’da kaçırılır ve 11 gün boyunca tutulur. İçinde bulunduğu duruma direnmek için yemek yemez. İslam dinini araştırması karşılığında serbest bırakılır ve 2003 yılında İslam’a ilgi duyarak Müslüman olur.

Patty Hearts Olayı: Ünlü yayıncı William Randolph’un torunu olan Patty, Symbionese Kurtuluş Ordusu tarafından esir alınır.  Esir alındıktan iki ay sonra kendisini esir tutanlarla yaptığı bir banka soygununda yakalanır. Avukatları Stockholm Sendromu’na yakalandığını mahkemeye bildirir.  Mahkeme savunmayı reddeder ve on yıl hapse mahkum edilir.

Sendromun tedavisinde ilk yöntem psikoterapidir. Burada farkındalık oluşturmak amaçlanır, kişi bilinçlendirilir. Güvenli ortam yaratılır ve hatırlatmalar yapılır. En önemlisi ise hayatla tekrar sağlıklı iletişim kurabilmesi için zaman verilir.