Yakın diyebileceğimiz bir dönemde yıkılan Osmanlı İmparatorluğu, 14.Yüzyıl ile 20. Yüzyıl’a damgasını vurmuş bir İmparatorluktur. Oğuzların Kayı Boyundan doğup, büyüyen bu devlet yaklaşık 400 yıl Mekke, Medine, Kudüs gibi kutsal topraklara hizmet etmiş, Türk-İslam birliğini sağlamaya çalışmıştır.3 kıtada toprağı olan Osmanlı İmparatorluğu 624 yıl yıkılmadan ayakta kalmayı bilmiştir.16.Yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman döneminde gücünün zirvesine ulaşmıştır. Kuruluşundan itibaren hoşgörü politikası ve iskan,(fethettiği yerlere kendi halkını yerleştirmesi) fethettiği topraklara uzun süre hükmetmesini sağlamıştır.
Osmanlı İmparatorluğunun kurulduğu yıllarda Anadolu’da küçük beylikler bulunmaktaydı, bunlardan biri de Osmanlı Beyliğiydi. Temelleri Ertuğrul Gazi zamanında atılan Osmanlı, ufak bir uç beyliğiydi(Devletin sınırlarını korumakla görevli olan beylik).Anadolu Selçuklu devletinin 1243 yılında Kösedağ savaşıyla Moğol hakimiyetine girmesi ve Moğolların Anadolu’yu işgali beylikleri Batıya yani Doğu Roma(Bizans) topraklarına akınlar yapma gerekliliğini hissettirdi. Osman Bey önderliğindeki Kayı Beyliği, Bizans’ın güçsüz durumundan faydalanıp civardaki kaleleri ardından İnegöl, Bursa, İznik, İzmit gibi büyük şehirleri topraklarına kattı.
Osmanlı kuruluş yıllarında Rumeli’ye yani bugünkü adıyla Balkanlar yönünde genişleme politikası uyguladı. Bunun iki sebebi vardı:
Birincisi Anadolu’da Türk beylikleriyle savaşıp Müslüman kanı dökmek istemiyordu,
İkincisi gaza ve cihat düşüncesi ile Bizans topraklarına hakim olmak istiyordu. İlk döneminde yalnızca Karesioğulları Beyliğine son verdi ve böylelikle ufak da olsa bir deniz gücü oldu.
Anadolu’dan Rumeli’ye geçişimiz Osmanlı Tarihi açısından bir dönüm noktasıdır. Osmanlı Rumeli’ye geçemeseydi belki de küçük bir beylik olarak kalacaktı. Rumeli’ye geçişimiz 1352 yılında Çimpe Kalesiyle olmuştur. Daha sonra Batı yönlü gazalarına devam eden Osmanlı iskan politikasıyla bu topraklarda kalıcı olduğunu ispatlıyordu.Fethettiği yerlerdeki halka asla katliam ve zulüm muamele görmemiş, aksine büyük bir hoşgörü ve huzur içinde yaşatmıştır.
FATİH SULTAN MEHMET DÖNEMİ:
1453 yılında İstanbul’un fethiyle 1000 yıllık Doğu Roma İmparatorluğu sona ermiştir. Bu fetihle Anadolu ve Balkanlar arasında toprak bütünlüğü sağlanmış, Osmanlı bu fetihle itibar anlamında büyük prestij kazanmıştır. Fatih Sultan Mehmet bu fetihle yetinmemiş Kırım, Mora, Bosna Hersek, Trabzon, Amasra, Konya ve Arnavutluğu da Osmanlı topraklarına katmıştır. Yine bu dönemde Karadeniz Türk gölü haline getirilmiştir.
Fatih Sultan Mehmet Bilgiye çok değer verir, ressamları, alimleri İstanbul’a(o dönemde Konstantinapolis ya da Konstantiniye) davet edip, misafir ederdi. İtalyan ressam Bellini’yi İstanbul’a davet edip portresini çizdirmiştir.
1480 yılında günümüz İtalya toprakları içinde yer alan Otranto’ya bir sefer düzenledi ve Otranto Kalesi alındı. Bu olay da Osmanlı tarihi açısından önemlidir. Bu sefer, İtalya’ya yapılan ilk seferdir.
Fatih, 1481 yılında vefat edince taht kavgaları başladı ve Otranto’ya destek gönderilmediği için Otranto kaybedildi. Fatih Osmanlı tarihinde çok önemlidir,öyle ki Osmanlı bu dönemde gerçek bir İmparatorluk olmuştur.
YAVUZ SULTAN SELİM DÖNEMİ
Bir başka önemli bir dönem de Yavuz Sultan Selim Han dönemidir. Bu dönemde Halifelik Osmanlıya geçmiş, kutsal topraklar fethedilmiştir.
Babasının, Anadolu’da Şiiliği yaymak isteyen Safevilere karşı tedbir almaması, yaşından dolayı devlet işleriyle tam anlamıyla yerine getirememesi ve kardeşini bir sonraki Sultan olarak seçmesi Yavuz Sultan Selimi harekete geçirmiş, babasını darbeyle tahttan indirmiştir.
Çaldıran Muharebesinde Şah İsmail yenilgiye uğratılmış, Doğu Anadolu topraklara katılmıştır. Bu savaşla Anadolu’da Şiiliğin yayılma tehlikesi bertaraf edilmiştir.
Daha sonra Memlükler’in üzerine yürüyen Yavuz, önce Mercidabık ardından Ridaniye savaşları ile Memlükler devletine son vermiştir. Böylece Mısır, Suriye ve Hicaz Osmanlının kontrolüne geçmiştir.
8 yıllık saltanatına 80 yıllık iş sığdırmış, Osmanlının 3 kıtada toprağı olmasını sağlamıştır. Asıl hedefinin Batı olduğu tahmin edilen Yavuz Sultan Selim, sırtında bir çıbanın çıkmasıyla 1520 yılında,49 yaşında vefat etmiştir. Oğlu Kanuni Sultan Süleyman’a dolu bir hazine,Halifelik ve güçlü bir ordu bırakmıştır.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN DÖNEMİ
Kanuni Sultan Süleyman’a neden Kanuni dendiğiyle başlayalım:
Kanunları düzenlemesi ve disiplinli bir şekilde uygulaması ona bu lakabı verilmesini sağlamıştır. Ayrıca bu lakap, 17.Yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman vefat ettikten sonra takılmıştır. Tahtta en uzun kalan(46 yıl) Osmanlı Padişahıdır.
Kanuni Sultan Süleyman devrinde Osmanlı artık gücünün doruğundadır. Bu dönemde Batı ağırlıklı fetihler yapılmış, Doğu da unutulmamıştır. Tarihin en kısa süren(2 saat) meydan muharebesi (Mohaç Meydan Muharebesi) bu dönemde yaşanmış, Macar İmparatorluğu topraklarının tamamı Osmanlı’ya katılmıştır. Bu savaş, Hilal taktiğinin en iyi uygulandığı savaşlardan biridir.
Avrupa’nın ortalarına kadar ilerleyen Osmanlı İmparatorluğunun toprakları, Batıda Viyana’ya Doğuda Tebriz’e dayanmıştı. Güneyde Şam, Halep, Bağdat ve Mısır kontrol ediliyordu.1529 yılında Viyana kuşatılsa da kış mevsiminin yaklaşması ve ağır topların getirilememesi yüzünden alınamamıştır.
Preveze Deniz zaferiyle Akdeniz’deki üstünlük Osmanlıya geçmiş Libya, Cezayir, Tunus Osmanlı topraklarına katılmış, Akdeniz ve Egedeki irili ufaklı bazı adalar fethedilmiştir.
DURAKLAMA, GERİLEME VE ÇÖKÜŞ DÖNEMİ
1683 yılında Viyana 2. Kez kuşatılmış, fakat alınamamıştır. Viyana’yı alamamamızdan cesaret bulan Avrupa devletleri, Osmanlıya savaş ilan etti. Ağır bir yenilgi alan Osmanlı, Batıda ilk büyük toprak kaybını yaşadı (Karlofça Antlaşması).
Doğuda Osmanlı-İran, Batıda Osmanlı-Avusturya savaşları devleti iyiden iyiye zora soktu. Sarsılsa da hala güçlü bir Osmanlı vardı, bunu Girit’in 24 yılda da olsa alınmasıyla ispatlamıştı.
Tımar sistemi de bozulmaya başlayan Osmanlı,18.Yüzyılda gerileme dönemine girmişti. Bu yüzyılda Avrupa’nın üstünlüğü kabul edildi.
19.Yüzyılda da devam eden, uzun süren ve neticelenemeyen savaşlar Osmanlı’yı yıprattı. Ekonomisi giderek bozulan ve parasının değeri düşen Osmanlı ekonomisinde enflasyon meydana geldi.
Giderek gücünü kaybeden Osmanlı, Kırım Harbi ile de dış borçlanmaya giderek ilk dış borcunu almış, Avrupa’ya bağımlı hale gelmeye başlamıştı. Zamanında verdiğimiz Kapitülasyonlar da Osmanlı ekonomisinin başına bela olmuştu.
Fransız İhtilalinin etkisiyle, milliyetçilik akımı Osmanlı topraklarına sıçradı. Özellikle Balkanlarda çok fazla milleti bünyesinde bulunduran Osmanlı, çıkan isyanlarla hayli zayıfladı.
Merkezi otorite giderek bozuldu ve Osmanlı 1829 yılında Mora Yarımadasında Yunanistan’a bağımsızlık verdi.
Cezayir 1830 yılında Fransa, Mısır da 1882 yılında İngiltere tarafından işgal edildi. Trablusgarp Savaşıyla da Libya İtalya’ya bırakıldı.1.Balkan Savaşıyla Balkanlar tamamen elden çıktı.1. Dünya Savaşına girilmesi ile birlikte de kutsal topraklar, Suriye ve Irak kaybedildi.
- Dünya savaşından yenik çıkan Osmanlı artık tamamen işgale açık bir haldeydi, öyle de oldu.
Sevr Anlaşması ile Osmanlı toprakları, Avrupalı Devletler tarafından paylaşıldı. Kurtuluş Savaşı tamamlanıp Anadolu işgalden kurtarılınca, Lozan Anlaşması imzalandı ve Atatürk tarafından modern Türkiye’nin temelleri atıldı.
Yazar: Emir Kaçar
Kaynakça:
www.ttk.gov.tr
Dogruveri.com
Devletialiyyei.com
Bir yorum yazın