Kolomb Takası Nedir?

Kolomb Takası, 15. ve 16. yüzyılların okyanus ötesi yolculuğunu izleyen daha genel bir biyolojik küreselleşme sürecinin en büyük parçası olarak bilinmektedir.Milyonlarca yıl önce kıtaların sürüklenmesiyle parçalanan ekolojik eyaletler, özellikle Kristof Kolomb’un 1492’de başlayan yolculuklarının ardından, okyanus gemiciliğiyle yeniden birleşti.Bunun sonuçları, sonraki yüzyıllarda, en bariz olarak Amerika, Avrupa ve Afrika tarihini derinden şekillendirdi.Kolomb Takası ifadesi, Alfred W. Crosby’nin 1972 tarihli kitabının başlığından alınmıştır. Araştırmacı bu takası üç biyolojik kategoriye ayırmıştır: hastalıklar, hayvanlar ve bitkiler.

Hastalıklar

1492’den önce, Yerli Amerikalılar (Kızılderililer), Avrasya ve Afrika’nın çoğunu uzun süredir rahatsız eden akut bulaşıcı hastalıkların ve kızamık, çiçek hastalığı, grip, kabakulak, tifüs ve boğmaca hiçbirine ev sahipliği yapmıyordu.1492’den sonraki yüzyıllarda, bu enfeksiyonlar Amerikan kıtasına salgın hastalıklar olarak girdiler. Kitlesel şiddet dahil fiziksel ve psikolojik stres de hastalıkların etkilerini artırdı. Etkinin en şiddetli olduğu Karayipler’de 1600’e kadar çoğu adadaki Kızılderili nüfusu yüzde 99’dan fazla azaldı. Amerika kıtasında, nüfus 1650’ye kadar yüzde 95 oranından yüzde 50‘ye düştü.

Hayvanlar

Kolomb Takası’nın hayvan unsuru biraz daha az tek taraflıydı. Atlar, domuzlar, sığırlar, keçiler, koyunlar ve diğer birçok tür, Amerika’daki koşullara kolayca adapte oldu. Yeni hayvanlarla, Yerli Amerikalılar yeni deri, yün ve hayvansal protein kaynakları elde ettiler. Atlar ve öküzler ayrıca yeni bir taşıma kaynağı sunarak Amerika’da ilk kez çiftçilik yapmayı mümkün kıldı ve şimdiye kadar Amerika’da kullanılmayan tekerlekli araçlarla ulaşım olanaklarını geliştirdi.

Bitkiler

Kolomb takası, bitkiler konusunda en verimli takası sağlamıştır. Amerika’nın çiftçilerinin diğer kıtalara verdiği hediyeler arasında mısır, patates, manyok ve tatlı patates gibi temel gıdaların yanı sıra domates, yer fıstığı, balkabağı, kabak, ananas ve acı biber gibi ikincil gıda mahsulleri vardı.İnsanoğlunun en önemli uyuşturucularından biri olan tütün, Amerika kıtasının bir başka armağanıdır ve şu ana kadar Avrasya ve Afrika’da muhtemelen Amerika’da öldürülen Avrasya ve Afrika hastalıklarından çok daha fazla insanı öldürmüştür.Avrupa’dan Amerika’ya ise buğday, pirinç, çavdar ve arpa gibi temel gıda mahsulleri tanıtıldı ve Amerika’da da zenginleşti.Öte yandan pirinç, ekim alanlarına uyum sağladı: Hem Asya’dan hem de Afrika’dan ithal edilen pirinç, köleliğin kaldırılmasına kadar Surinam ve Güney Carolina gibi yerlerde köle emeği ile yetiştiriliyordu. 19. yüzyılın sonlarında, bu tahıl taneleri Amerika’daki ekilebilir arazinin geniş bir bölümünü kaplıyordu.Tahılların ötesinde, Amerika’ya getirilen Afrika mahsulleri arasında karpuz, kahve ve bamya vardı. Amerikan diyetlerine Avrasya’nın katkıları arasında muz, portakal, limon ve diğer turunçgiller ve üzüm gibi meyveler de kazandırıldı.