Çok uzun bir aradan sonra tekrar merhaba, kitap kurtları. 😊
Kitap yorumlama işinden bir süredir geri kalmış olsam da okuma konusunda aynı durum geçerli değil elbette. En son okuduğum Sina Dağı Sırrı kitabından başlayarak diğer kitapları da yorumlamaya çalışıp sizlerle paylaşacağım. 😊 Keyifli okumalar…
Kitabın konusu ve kurgusu bir yana türü bakımından ilgimi çekmişti, okumaya karar verdiğimde. İndirimde olmasının da bir albenisi olduğunu itiraf etmeliyim. 😊
Gizem ve macera sevenler için kesinlikle tavsiye edebileceğim bir kitap diyerek başlamalıyım. Kurguyla gerçeklik iç içe geçmiş bir durumda. Bazı kısımlarda ‘’Acaba?’’ dedirtecek türden ilginç bilgiler yer alıyor. Gerçekliğini öğrenmek adına bir araştırma hissi uyandırıyor. Benim en sevdiğim türden şeyler bunlar. 😊
Olaylar çok geniş bir coğrafyaya yayılıyor. Neredeyse her bölümde kendinizi başka bir ülkede gezinirken buluyorsunuz. Viyana’da bir cinayet mahallindeyken bir bakmışsınız ki Kahire’de bir bilim insanıyla sohbet ediyorsunuz. Henüz bunu sindirmeden bir bakmışsınız ki Tel Aviv’de bir operasyon içerisindesiniz. Olaylar kitabın başından sonun dek duraksamadan devam ediyor. Bu da okuyucuya ‘’Tek nefeste okunacak türden’’ deyimini hatırlatıyor. Vaktiniz varsa gerçekten de tek nefeste okunacak türden bir kitap olduğunu özellikle belirtmeliyim.
Bu yazarın okuduğum ilk kitabı ve son olmayacağına da eminim. Kalemini, üslubunu ve kurgusunu beğendim. Ki zaten başkarakter olan Lang, yazarın birçok kitabında olayların başını çekiyormuş.
Çoğu kitapta olduğu gibi elbette burada da göze batan bazı eksiklikler ve tutarsızlıklar da rahatsız etmiyor değil. Bilhassa aksiyonlu kısımları okurken canlandırmasını yapmakta güçlük çektim. Çünkü belirttiğim gibi tutarsız ve mantıksız olan bazı kısımlar buna engel oldu.
Dan Brown hayranı biri olarak söylemeliyim ki bu kitabın yazarı, Gregg Loomis, aynı kulvarda yer alıyor. Genel anlamda beğendiğimi ve kendi türleri arasında okuduğum diğer kitaplarla kıyaslayarak 10/8,5 puanı hakkettiğini söylemeliyim.
